New Media Artist & Creative Technologist

2017 / DOORSTEP TALES – EŞİKTEKİLER


ARTISTS / SANATÇILAR:

Zeynep Nal, Melike Nal, Tuğba Nal

YEAR / YIL:

2017

EXHIBITIONS / SERGİLER:

Design Week Turkey 2017
Artist 2017 Utopia Exhibition Istanbul Tüyap Book and Art Faire


EN: “Doorstep Tales” is a series of lyric artworks in praise of the emotions, dreams, hidden stories and the voices behind the silent image of the vulgar, refugees, beggars, street children, prostitutes, mentally ill, losers, the disconnected and other unfortunate people that the society has ignored, alienated, marginalized, ignored, tuned out and tossed out.

These art works, which are designed as wearable technology in the form of jewelry as a symbol of beauty, invite the spectator to approach, touch and explore the so-called ugly.

TR: “Eşiktekiler”, toplumun dışladığı, ötekileştirdiği, yanı başında yok sayıp duymazdan ve görmezden geldiği, üzerine basıp geçtiği ayak takımının, mültecilerin, dilencilerin, sokak çocuklarının, fahişelerin, delilerin, yitiklerin, başarısız ve tutunamayanların ve diğer bilumum şanssız kesimlerin duygularına, hayallerine ve içlerinde saklı hikayelerine, bir köşede kalmışlığın suskun görüntüsü ardındaki sesleri keşfetmeye dair bir güzellemedir.

Bir güzellik simgesi olarak takı şeklinde, giyilebilir teknoloji olarak tasarlanmış bu işler, sözde çirkin olana yaklaşmaya, dokunmaya ve keşfetmeye çağırır seyircisini.

 

THE HIDDEN DANCE OF THE TIMID MILLEPEDE – ÜRKEK KIRKAYAĞIN GİZLİ DANSI


EN: The crown with a bone conductor speaker, where no voice is heard from outside while the wearer hears the dancing footsteps of the timid millepede in their head.

The millepede dreams of being a forty footed coy ballerina who makes her own music, harmoniously swaying from side to side on the stage, finally sees the whole audience applauding and standing up at the end of her touching dance.
Whereas, the millepede is always afraid to come out to make a voice. At midnight she wanders in hidden corners, trembling with the fear of coming to an end under a slipper of grudge, like all her friends. In the world of the ones marginalising, disgusting and getting scared of her, she does not have a chance to come out. For that reason, millepede always lives in her dreams and if you intently listen with an open heart, you can hear her dancing on her own in the hidden corners.

TR: Dışarıdan herhangi bir sesin duyulmadığı, kafaya takılınca sadece takan kişinin kırkayağın dans eden ayak seslerini duyduğu kemik hoparlörlü taç.

Kırkayak rüyalarında kendi müziğini kendi ayaklarıyla yapan kırk ayaklı nazenin bir balerin olduğunu, sahnede ahenkle savrulduğunu, dokunaklı dansı sonunda tüm salonun onu ayakta alkışladığını görür durur.
Oysa ki kırkayak hep korkar ortaya çıkmaktan, sesini çıkarmaktan. Gece yarıları gizli köşelerde dolanır, tüm arkadaşları gibi bir gün sonu hınçla üzerine bastırılan bir terliğin altında bitecek diye titrer durur. onu ötekileyen, tiksinen ve korkanların dünyasında kırkayağın kendini göstererek ortaya çıkmak gibi bir şansı yoktur. O nedenle kırkayak hep hayallerinde yaşar ve işte açık yürekle yaklaşıp iyice dinlerseniz, kırkayağın gizli köşelerde kendi kendine dans ettiğini duyabilirsiniz.

GROAN OF THE SPIDER LIVING IN THE DOWER CHEST – ÇEYİZ SANDIĞINDAKİ ÖRÜMCEĞİN İNİLTİSİ


EN: Lace glove with a flex sensor and speaker which groans when the fingers are moved.

A spider who was born with the power of knitting was closed to the dower chest and sentenced to lace for life. She produces the world’s lightest, most flexible, and strongest rope, spends the whole day weaving from side to side.
With the hope of getting out of the chest, spider fills the chest with laces, fills it, fills and breaks the records, does not stop till there remains no space to breathe, the cover does not open, the spider gets stuck inside and drowns, hungry and breathless without having caught one single fly on her net, without having her lace touched even once.
Her laces find place in myths, become subject to legends, yet age without being used in the immunity of perfection, wait at the bottom of the chest until being torn to ribbons and fading away. Spider becomes an old story, a little whisper forgotten after two generations.

TR: Flex sensör ve hoparlör içeren, parmaklar kıpırdatılınca ses çıkaran dantel eldiven.

Örme yetisiyle dünyaya gelen bir örümcek, çeyiz sandığına kapatılıp ömrü boyunca dantel örmeye mahkum edilmiştir.
Dünyanın en hafif, en esnek ve en güçlü ipini üretir, tüm gününü bir o yana bir bu yana dokuma yaparak geçirir örümcek.
Sandıktan çıkmak umuduyla metreler boyunca dantelleri sandığa doldurur, doldurur da doldurur, rekorlar kırar da durmak bilmez, ta ki gün gelip nefes alacak yer kalmaz kendine, kapak açılmaz, sıkışır örümcek ve bir ömür boyu ağına tek bir sinek takılmaksızın ve bir gün sandığın kapağı aralanıp da dantelleri ellere alınmaksızın aç ve nefessiz boğulup gider.
Dantelleri söylencelerde yer bulur, efsanelere konu olur da mükemmelliğin dokunulmazlığında kullanılmadan yaşlanır, eski püskü olasıya sandık dibi bekler de lime lime yok olur gider kendiliğinden, örümcek eski bir hikaye olur, iki nesil sonra unutulan bir küçük fısıltı.
İşte o yitik örümcek, birçok yitik hikâye içinden çıka geldi ve bu şahmeranda can buldu kendine, tüm yitik hikayeler, yitik kadınlar ve yitik emekler adına acıyor canı her dokunulduğunda ve öte diyarlardan geliyor iniltisi.

WARM CHITCHAT OF THE SHY GRASSHOPPER – UTANGAÇ ÇEKİRGENİN SICAK MUHABBETİ


EN: A thermochromic bracelet that normally appears in plain color but changes color with body heat when put on, revealing the secret grasshopper image inside.

There is no place for introversion and timid kindness in the world of struggle for getting full, destruction and corrosion, invasive consumption, where assertiveness, folkishness even the rudeness have red-carpet treatment.
This grasshopper is unable to resist its innate flawed shy nature and leaves fighting, gets out the race, hides itself from the people.
It shows itself just to ones who behave warmly, starts chitchatting after getting warm. Grasshopper does not reveal itself to the audience which will not appreciate, only shows itself to the ones who are willing to see, whose hearts and eyes are open.

TR: Normalde düz renkli görünen fakat kola takıldığında vücut ısısıyla renk değiştirip içerisindeki gizli çekirge resmini ortaya çıkaran termokromik bilezik.

Doymak için mücadelenin, yıkıcı ve yıpratıcılığın, istilacı bir tüketim hırsının ön plana çıkarıldığı, girişkenlik, teklifsizlik ve hatta terbiyesizliğin baş tacı edildiği çekirgeler dünyasında, içe dönüklüğün ve çekingen bir kibarlığın yeri yoktur.
İşte bu çekirge, doğuştan kusurlu utangaç doğasına karşı koyamıyor ve bırakıyor mücadeleyi, çekiliyor elden ayaktan, saklıyor kendisini, gizleniyor insanlardan.
Yakınlık gösterene açıyor kendini yalnız, sıcaklık görünce ısınıp muhabbete başlıyor. Çekirge karşılık göremeyeceği dinleyiciye göstermiyor kendisini, yalnızca görmeye gönlü olana, yüreği ve gözü açık olana gösteriyor içindeki cevherleri.

FIERY EYES OF THE ANGRY FLY – ÖFKELİ SİNEĞİN ATEŞTEN GÖZLERİ


EN: Transparent polyester necklace which contains a black fly model whose eyes are replaced with led lights.

A black fly, coal-black from creation, stands on the side of the crowds as a silent observer.
Wounded and ugly, stands out like a sore thumb when shows up, arises a disgust in the onlookers’ eyes. Accustomed to being kicked out, it runs away from people, hides in a corner and does not let anyone to approach anymore. Believes in kicking out first not to be kicked out, hurting not to be hurt anymore. Reborn to scare, with a horrible anger, with fire in the eyes. Here stands a monster, a wounded wild animal, standing in the corner, with eyes glowing with fury and a tattered heart, a monster that does not let anyone to approach.

TR: Gözleri yerine led ışık yerleştirilen bir kara sinek maketi üzerine polyester döküm şeffaf kolye.

Bir kara sinek, yaradılıştan kapkara, durur bir kıyısında kalabalıkların, sessiz bir gözlemci.
Yaralı ve çirkin, göze batar ortaya çıktığında, bir tiksinti ona bakanlarda. Kovulmaya alışkın, sopalar sırtında, kaçar insanlardan bir köşeye gizlenir de yaklaştırmaz yanına kimseyi, kovulmamak için kovmak, yaralanmamak için yaralamaktır artık düsturu. İçinde bir korkunç öfke, ateşler gözlerinde, korkutmak için doğar yeniden. İşte bir canavar, yaralı bir vahşi hayvan, duruyor köşede, öfkeden parlıyor gözleri, onca hırpalanmış ki yüreği, yaklaştırmıyor yanına kimseyi.



Related Works